Adana, Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü bir şehirdir. Adana’da gezip görülecek birçok yer mevcuttur. Şehir tarihi yerleri, mimari yapıları, müzeleri ve parklarıyla ziyaretçilerini bekliyor.
Taşköprü, Adana’nın sembolüdür ve şehrin en önemli turistik yerlerinden biridir. Roma döneminde inşa edilmiş olan Taşköprü, Seyhan Nehri üzerine kurulmuş bir köprüdür. Ziyaretçiler, Taşköprü’yü gezip, tarihine tanıklık edebilirler.
Sabancı Merkez Camii, Avrupa’nın en büyük camileri arasında yer alır ve Adana’nın en önemli simgelerinden biridir. Caminin mimarisi oldukça etkileyicidir ve iç mekanı oldukça büyüleyicidir. Caminin bahçesi de ayrı bir güzelliğe sahiptir ve çardağı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Varda Köprüsü, Ceyhan Nehri üzerinde yer alan tarihi bir köprüdür. Köprü, Bizans döneminde inşa edilmiş olup düzenli olarak restore edilerek korunmaktadır. Turistler, köprüyü ziyaret ederek tarihi ve mimari yapısını yakından görebilirler.
Roman Köprüsü, MÖ 1.yy’da yapılmış ve hala ayakta olan bir köprüdür. Antik dönemde kullanılan yolların bir parçası olarak inşa edilmiştir. Köprünün yapımında kullanılan tek malzeme taştır ve oldukça estetik bir görünüme sahiptir.
Adana Müzesi ise arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği bir müzedir. Müzenin koleksiyonu oldukça zengin olup, ziyaretçilerin ilgi odağı olmaktadır. Müzenin etnografik koleksiyon bölümü, farklı etnik grupların yaşamlarını anlatan koleksiyon örnekleriyle dikkat çekerken arkeolojik koleksiyon bölümü de tarihi dönemlerin eserleriyle ilgi çekicidir.
Adana gezilecek yerler bakımından oldukça zengin bir şehirdir. Tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini kendine çeken şehir, kültür turları için de oldukça idealdir. Şehri gezerken Adana’nın meşhur lezzetlerini tatmadan dönmeyin!
1. Taşköprü
Adana, Türkiye’nin güneydoğusunda tarihi yapıları, doğal güzellikleri ve lezzetli yemekleri ile tanınan bir şehir. Bu şehrin simgelerinden biri olan Taşköprü, Adana’nın merkezinde Seyhan Nehri üzerinde yer alıyor.
Taşköprü, Roma İmparatoru Septimius Severus döneminde MS 4. yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor. Günümüze kadar ayakta kalabilen köprü, 310 metre uzunluğunda ve 14 metre genişliğinde olan yedi kemerli bir yapıya sahip.
Köprünün üzerinde yürürken, tarihin izleri ile birlikte Adana’nın güzel manzarasını da seyredebilirsiniz. Ayrıca, köprünün yakınlarında yer alan Seyhan Nehri’nin üzerinde keyifli bir tekne turu yapabilirsiniz.
Taşköprü, Adana’nın sembolü olmanın yanı sıra buraya kadar gelen ziyaretçilerin ilgisini de çekiyor. Köprüye çıkarak fotoğraf çekilen yerli ve yabancı turistlerin sayısı oldukça fazla.
Bunun yanı sıra Taşköprü, her yıl düzenlenen Taşköprü Kültür ve Sanat Festivali’ne de ev sahipliği yapıyor. Festival boyunca, köprüde çeşitli etkinlikler düzenleniyor ve Adana’nın kültürü tanıtılıyor.
Tüm bunlar Taşköprü’nün, Adana’nın tarihi ve turistik açıdan önemli bir simgesi olduğunu gösteriyor. Eğer Adana’yı ziyaret ediyorsanız, Taşköprü’yü gezip, tarihin izlerini takip edebilirsiniz.
2. Sabancı Merkez Camii
Adana şehrinin merkezinde yer alan Sabancı Merkez Camii, 1998 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Mimari yapısıyla görenleri kendine hayran bırakan cami, Anadolu kültürüne ait pek çok detayı da bünyesinde barındırmaktadır. Ayrıca, Avrupa’nın en büyük camilerinden biri olma özelliği taşıyan Sabancı Merkez Camii, her yıl pek çok turisti ağırlamaktadır.
Caminin iç mekanı oldukça ferah ve aydınlıktır. İç mekandaki renkler, camide huzurlu bir ortam sağlamaktadır. Kubbelerdeki süslemeler, tarih boyunca Anadolu kültürüne ait motifleri barındırarak Türk konukseverliğini sergilemektedir.
Caminin bahçesi ise oldukça geniş ve düzenlidir. Yeşil alanların arasına serpiştirilmiş kuyu ve göletler, caminin dekorasyonuna ayrı bir güzellik katmaktadır. Bahçede ayrıca, İslam mimarisine ait öğeler yer almaktadır. Bahçe içindeki çardağın yapımında kullanılan malzemeler ve tasarımı, caminin mimari yapısına uyumlu olarak düşünülmüştür.
Caminin içinde, eşsiz bir tezyinat ve hat sanatı örneği bulunmaktadır. Tezyinat sanatı, caminin kubbesindeki mozaik işlemeler ve caminin minberindeki işlemelerle kendisini göstermelidir. Ayrıca, camide aynı zamanda el yazması Kur’an-ı Kerim gibi değerli eserlere de yer verilmektedir.
Caminin mimarisi, geleneksel İslam mimarisine ait pek çok özellikle beraber modern mimari yapıyı da bünyesinde barındırmaktadır. Yapı, caminin ferah ve aydınlık bir atmosferde olmasını sağlamaktadır. Ayrıca, caminin minaresi de oldukça etkileyicidir. İlginç bir mimari yapısı olan minaresi, Türk mimarisinin en iyi örneklerinden biridir.
Sonuç olarak, Sabancı Merkez Camii, Adana’daki en önemli turistik yerlerden biridir. Caminin mimari yapısı, iç mekanı ve bahçesi, ziyaretçiler için büyüleyici bir deneyim sunmaktadır. Ayrıca, caminin etrafı, tarihi ve kültürel anlamda zengin bir bölgedir, bu nedenle birçok tarihi eser gezisine de ev sahipliği yapmaktadır.
2.1 Caminin bahçesi
Caminin bahçesi Sabancı Merkez Camii’nin etkileyici mimarisinin yanı sıra ziyaretçilerin ilgisini çeken bir diğer özelliği. Bahçede yer alan çardağın tarihi, camiyle aynı zamanda yapılıp yapılmadığı bilinmese de oldukça eski olduğu düşünülüyor. Çardağın üzeri altın rengi metal levhalarla kaplı ve çevresi açık kafes şeklinde tasarlanmış. Bahçenin düzeni ise Osmanlı Bahçe Kültürüne uygun olarak hazırlanmış. Bahçede yer alan çeşmeler, çiçekler, ağaçlar ve camiyle uyum içinde tasarlanmış yapılar bahçenin güzelliklerinden sadece birkaçı. Ayrıca bahçede yer alan havuzlar, caminin yapısını yansıtan geometrik şekillerle tasarlanmış.
Bahçedeki çardağın yanı sıra bahçe içinde yer alan birkaç yapı da dikkat çekici. Bunlardan biri, bahçenin girişinde yer alan kapıdır. Kapı, el işlemesi süslemeleri ve Osmanlı mimarisinin zarafetinin bir örneği olarak öne çıkıyor. Ayrıca bahçeye ait bir de çay bahçesi bulunuyor. Çay bahçesi, bahçenin diğer kısımlarından farklı olarak daha modern bir tasarıma sahip olsa da, bahçenin manzarasından faydalanmak için ideal bir alan.
Bahçenin bakımı da oldukça önemli. Bahçede yer alan bitkilerin seçimi yapılmış ve özenle planlanmış. Ağaçlar ve bitkiler caminin yapısına uygun olarak seçilmiş, düzenli olarak sulanıyor ve budanıyor. Ayrıca bahçede yer alan çardağın korunması da önemseniyor. Çardağın yapımında kullanılan malzemeler özenle seçilmiş ve bakımı sürekli olarak yapılıyor. Çardağın üzerinde yer alan metal levhalar zamanla paslanmaya başladığı için düzenli olarak temizleniyor ve yenileniyor.
Sabancı Merkez Camii’nin bahçesi, camiyle birlikte Adana’nın turistik yerleri arasında yer alıyor. Tarihi yapıların ve doğal güzelliklerin birleştiği bahçede vakit geçirmek, hem huzur hem de tarihle iç içe olmak isteyenler için ideal bir seçenek.
2.1.1 Çardağın özellikleri
Adana Sabancı Merkez Camii’nin bahçesinde yer alan çardağın tasarımı oldukça etkileyicidir. Yapımında kiremit, tuğla ve mermer kullanılmıştır. Caminin mimarı Hacı Mehmet Güner, çardağı camiye uyumlu hale getirmek amacıyla caminin kubbelerinde kullanılan yeşil renkli mermeri çardağın zemini için de tercih etmiştir. Çardağın çatısında yer alan kiremitler ise caminin kubbeleriyle aynı eğime sahiptir, böylece caminin mimari bütünlüğünü korumak amaçlanmıştır.
Çardağın tasarımındaki en etkileyici özelliklerden biri de köşelerinde yer alan minyatür çeşmelerdir. Bu çeşmelerin yapımında yine yeşil renkli mermer kullanılmıştır. Çardağın ortasında ise bir avlu yer almaktadır. Avlunun zemini beyaz mermerle kaplıdır ve etrafında yeşillikler ile donatılmıştır. Adana’nın sıcak ikliminde çardağa gölge düşürecek ağaçların yanı sıra su öğeleri de tasarıma dahil edilmiştir. Avlunun ortasında yer alan havuzdan yükselen su sesi, çardağın huzurlu atmosferine katkıda bulunmaktadır.
Malzemeler | Tasarım |
---|---|
Kiremit, tuğla, mermer | Camiden esinlenen mimari |
Yeşil mermer | Cami kubbeleriyle uyumluluk |
Minyatür mermer çeşmeler | Geleneksel Türk mimarisi unsurları |
Beyaz mermer zemin ve avlu | Doğal tasarım |
Çardağın yapımında kullanılan malzemelerin dayanıklılığı ve tasarımındaki ince detaylar, caminin kendine has mimari üslubuyla bütünleşerek ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Aynı zamanda bahçenin huzurlu atmosferine katkıda bulunarak ziyaretçilere keyifli bir gezinti deneyimi yaşatmaktadır.
2.1.2 Bahçenin bitki örtüsü
Sabancı Merkez Camii’nin bahçesi, mimari yapı ve çardağın yanı sıra güzel bir bitki örtüsüne sahip. Bahçede yer alan ağaçlar ve bitkiler, ziyaretçilere hem görsel bir güzellik sunuyor hem de cami bahçesinde huzurlu bir yürüyüş yapma fırsatı veriyor.
Bahçede yer alan bitkiler arasında sayısız çeşit bulunuyor. Bahçenin farklı bölümleri ayrı ayrı düzenlenmiş ve her bölümde farklı türden bitkiler yetiştirilmiş. Bitkiler arasında yer alan çiçekler, ağaçlar ve diğer bitkiler, çeşitli renkler, boyutlar ve özellikler taşıyor.
Bahçenin düzeni ve bitki örtüsünün korunması ise cami yönetimi tarafından titizlikle sağlanıyor. Bahçede yer alan bitkilerin her biri özenle yetiştiriliyor ve hassas bir bakıma tabi tutuluyor. Cami yönetimi, bahçenin yeşil dokusunu korumak için düzenli olarak sulama ve bakım çalışmaları yapıyor.
Bunun yanı sıra, bahçede yer alan bitki örtüsü ile ilgili olarak çevre koruma çalışmaları da yürütülüyor. Bu kapsamda, bahçede yer alan bitkilerin ekolojik dengesi ve doğal yaşam döngüsü korunuyor.
Adana’da gezerken uğramanız gereken yerler arasında Sabancı Merkez Camii ve cami bahçesi bulunuyor. Hem mimari yapısı hem de bitki örtüsüyle ziyaretçilerin ilgisini çeken bu yer, Adana’da mutlaka görülmesi gereken önemli duraklardan biridir.
2.2 Caminin içindeki sanat eserleri
Sabancı Merkez Camii, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük camilerinden biridir. Cami içinde yer alan sanat eserleri, ziyaretçilerin büyüleyici bir deneyim yaşamasını sağlar. Cami içindeki tezyinat, hat, el yazması Kur’an-ı Kerim ve diğer sanat eserleri, İslam sanatının en özgün örneklerinden biridir.
Caminin içinde yer alan tezyinat, hat ve diğer sanat eserleri, Osmanlı döneminden kalma. Camiye gelen ziyaretçilerin büyüleneceği tezyinatla süslenmiş olan avluya girdiğinizde, cami içindeki sanat eserleri sizi karşılayacaktır. Cami içindeki nadide hat eserleri, ince işçiliği ile öne çıkıyor. El yazması Kur’an-ı Kerim, caminin içindeki en değerli sanat eseri olarak kabul ediliyor. El yazması Kur’an, Sevgili Peygamberimizin hayatı, hadisler ve İslam gibi konularda yazılmış kıymetli yazıtlar içerir.
Caminin iç mekanı oldukça büyüleyicidir. Caminin uzun sütunları ve yüksek kubbeleri, ziyaretçilerin İslam sanatının özgün örneklerine hayran kalmasına neden olur. Aynı zamanda camideki geniş duvarlar, yüksek tavanlar ve ince işçiliğiyle yapılmış çini kaplama, caminin iç mekanının muhteşem bir güzelliğe sahip olmasını sağlar.
Caminin içinde yer alan sanat eserleri, İslam sanatında yer alan özellikleri taşır. Renkli cam mozaikleri, vitray camlar, dekoratif motiflerin hepsi bir arada, cami içinde büyüleyici bir görüntü oluşmasına neden olur. Caminin içindeki mihrap, minber ve kürsü gibi yapılar, İslam geleneğine uygundur ve caminin estetik uyumunu sağlar.
Caminin bahçesi de büyüleyici bir atmosfere sahip. Bahçede yer alan çardağın tarihi, camii ziyaretçileri için ilginç bir bilgi kaynağıdır. Çardağın yapımında kullanılan malzemeler ve tasarımı caminin tarihini yansıtır. Bahçede yer alan bitki türleri, caminin güzelliğine renk katar. Bahçe süslemesi ve koruma çalışmaları sayesinde, Sabancı Merkez Camii’nin bahçesi, Adana’nın en güzel yerlerinden biridir.
Genel olarak, Sabancı Merkez Camii, Adana’nın gezi rehberlerindeki en popüler yerlerden biridir. Cami içindeki sanat eserleri, İslam sanatının benzersiz örneklerini yansıtır. Cami, aynı zamanda Adana tarihinin önemli bir parçasıdır. Camiyi ziyaret edenler, Adana turizminin zenginliğini ve çeşitliliğini deneyimleyebilirler.
3. Varda Köprüsü
Ceyhan Nehri üzerinde yer alan Varda Köprüsü, Roma Dönemi’nde inşa edilmiştir. Bu köprü, Roma İmparatorluğu’nun güneydoğu sınırlarını koruma amacıyla yapılmıştır. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmese de, Roma Dönemi’nde inşa edilen en eski köprülerden biridir.
Varda Köprüsü, toplam 10 açıklıkla Ceyhan Nehri’ni geçmektedir. Köprünün uzunluğu yaklaşık 332 metre, genişliği ise yaklaşık 6 metre olarak bilinmektedir. Köprüde yer alan ayaklar ve kemerler, Roma mimarisinin etkileyici örneklerindendir.
Köprü, zaman içinde çeşitli tamiratlar geçirmiş ve restorasyon çalışmalarına tabi tutulmuştur. Günümüzde halen ayakta duran köprü, Türk İnkılabı sırasında da stratejik öneme sahip olması nedeniyle korunmuştur.
Varda Köprüsü, Adana’da gezilecek tarihi yerlerden biridir ve turistlerin ilgisini çekmektedir. Köprünün tarihi ve mimari özellikleri, inşa edildiği dönemi yansıtmaktadır. Köprü, Adana’nın tarihi zenginliklerinden biridir ve her yıl binlerce ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir.
3.1 Köprünün koruma çalışmaları
Varda Köprüsü, 2002 yılından bu yana restore edilmiştir. Köprünün restore edilmesinde Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından finansal ve teknik yardım sağlanmıştır. Restorasyon sürecinde, köprünün orijinal malzemeleri kullanılmıştır. Köprünün korunması ve restorasyonunun yapılması, köprünün gelecek nesiller için korunarak tarihi önemini sürdürmesi açısından son derece önemlidir.
Restorasyonu yapılan köprü, hem Adana’nın tarihi dokusunu korumakta hem de turizm açısından büyük bir önem taşımaktadır. Köprünün restorasyonu, 15 yıllık bir çalışma süreci sonunda tamamlanmıştır. Restorasyon çalışmaları sırasında, köprünün orijinal yapısına sadık kalınarak, taş işçiliğinin sanatsal detaylarına özen gösterilmiştir.
Köprünün korunması ve restorasyonu, Adana kent kültürünün ve tarihi mirasının yüceltilmesine katkı sağlamaktadır. Varda Köprüsü’nün restorasyon çalışmaları, koruma ve restorasyon çalışmalarındaki standartların yükseltilmesi için önemli bir örnek olarak da gösterilmektedir.
4. Roman Köprüsü
Roman Köprüsü, Adana’nın merkez ilçesi Seyhan’da Ceyhan Nehri üzerinde yer alan bir yapıdır. MÖ 1. yüzyılda inşa edilen köprü, halen ayakta kalabilen Roma dönemine ait nadir eserlerden biridir.
Roman Köprüsü, 14 gözlü bir taş köprüdür ve günümüzde modern köprüler nedeniyle trafiğe kapalıdır. Köprü, Ceyhan Nehri’nde bulunan önemli ticaret yollarının yanı sıra, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de kullanılmıştır.
Köprünün yapımında kullanılan malzeme, kesme taş ve tuğla olarak bilinmektedir. Ayrıca, yüksekliği 15 metre olan köprü, her biri 5 metre genişliğinde olan kemerlerle desteklenmektedir.
Günümüzde, köprü bakımlı ve korunmaktadır. Restorasyon çalışmaları ve çevre düzenlemeleri devam etmektedir. Çevresinde, piknik alanları ve seyir terasları bulunmaktadır.
Roman Köprüsü, Adana’da tarihi yapılar içinde önemli bir yere sahiptir. Yapısının sağlamlığına ve tarihi değerine rağmen, ziyaretçiler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir.
Adana’yı ziyaret edenler, Roman Köprüsü’nün tarihi ve sanatsal değerini keşfetmek için mutlaka köprüye uğramalıdır.
5. Adana Müzesi
Adana Müzesi, Türkiye’nin en önemli müzelerinden biridir. 1924 yılında kurulan müze, arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği zengin bir koleksiyona sahip. Müzenin içerisinde yer alan koleksiyonlar arasında Neolitik, Kalkolitik, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler yer alır.
Müzenin etnografik koleksiyonu ise, yörede yaşayan etnik grupların yaşamlarını anlatan eserlerden oluşmaktadır. Bu eserler arasında giysi ve takılar, geleneksel ev aletleri ve tabak çanak gibi günlük kullanım eşyaları yer almaktadır.
Müzenin arkeolojik koleksiyonu ise, tarihi dönemlere ait eserlerin sergilendiği bölümden oluşmaktadır. Bu bölümde Kalkolitik devirden başlayarak, eski çağlardan itibaren kullanılan eserler bulunur. Özellikle Roma ve Bizans dönemlerine ait sikkeler, mermer heykelcikler, lahitler, kandiller, seramik ve cam eserler, müzenin en önemli parçaları arasında yer alır.
Müzenin en etkileyici koleksiyonlarına ise, Bronz Çağı’nda Anadolu’da yaşayan Hititler ve Hurriler’e ait eserler oluşturur. Hurriler’in bir kısmının Hititlerle birleşerek, Hitit Devleti’nin oluşumunu sağladığı bilinir. Bu bölümde yer alan galeri, Hititler dönemine ait heykeller, heykelcikler, kabartmalar, seramik ve maden eserleri ile oldukça dikkat çekicidir.
Müzenin tarihine gelince, müze ilk olarak 1924 yılında Mağnus Ottomar tarafından kurulmuştur. İlk olarak Hacı Zübeyir bin Abdullah Camii’nin yanındaki medrese binasında faaliyet gösteren müze, 1933 yılında günümüzdeki yerinde hizmete açılmıştır. Müze binası, Osmanlı dönemine ait bir konak olarak inşa edilmiştir.
Son olarak, Adana Müzesi aynı zamanda koruma ve restorasyon çalışmalarıyla da öne çıkmaktadır. Bu çalışmalar, müzenin bünyesinde yer alan ve müze koleksiyonuna dahil olan eserlerin yanı sıra, müze binasının kendisi içinde yapılmaktadır. Müzede yer alan eserlerin korunması için gerekli olan restore işlemleri ise, kaliteli malzemeler kullanılarak yapılmaktadır.
5.1 Müzenin etnografik koleksiyonu
Adana Müzesi, Türkiye’nin en zengin arkeolojik ve etnografik koleksiyonlarından birine sahip olup, etnik grupların yaşamlarına dair eşsiz örnekleri sergilemektedir. Müze, çoğunlukla Adana ve çevresinde yaşayan insanların kültürel ve geleneksel yaşantılarına ait objeleri barındırmaktadır.
Etnografik koleksiyonda yer alan objeler ise genellikle Adana ve çevresinde yaşayan etnik grupların geçmiş ve günümüz yaşantılarına dair ayrıntılı bilgi sunmaktadır. Koleksiyonun başlıca örnekleri arasında, Adana’nın köylerinde ve şehirlerinde kullanılan geleneksel giysiler, yöresel el sanatları, ahşap oyma işler, çömleklere yer veren seramik objeleri, halı ve kilimler, takılar ve silahlar gibi çeşitli eşyalar bulunmaktadır.
Koleksiyondaki en ilgi çekici objeler arasında, çoğunlukla çömlekçilik, çobanlık veya tarımla uğraşan toplulukların kişisel kullanıma yönelik eşyaları gelmektedir. Bunlar arasında pişmiş topraktan yapılmış saç, çaydanlık, kahve fincanı ve tabaklar yer almaktadır.
Adana Müzesi’nde ayrıca, etnik grupların düğün, cenaze, doğum gibi özel günlerinde kullandıkları eşyalar, ünlü geleneksel lezzetleri ve tarımsal faaliyetlere kullanılan araç gereçleri de sergilenmektedir. Müzenin etnografik koleksiyonu, bölgenin insanlarının yaşam tarzını, kültür ve değerlerini anlamaya ve keşfetmeye yardımcı olan önemli bir araçtır.
Adana Müzesi’nde yer alan etnografik koleksiyon, bölgede yaşayan etnik grupların geleneksel yaşam biçimlerine dair ayrıntılı bir bilgi sunmaktadır. Koleksiyondaki objeler, ziyaretçilerin geçmişe yolculuk yapmasına, yerel halkın hayatını anlamalarına ve farklı kültürleri keşfetmelerine yardımcı olmaktadır.
5.2 Müzenin arkeolojik koleksiyonu
Müzenin arkeolojik koleksiyonunda, tarihi MÖ 6000’lere kadar uzanan eserler sergilenmektedir. Koleksiyonun bir bölümü, MÖ 3. bin yılda bölgede yaşamış olan Hititlerden kalma eserlerden oluşmaktadır. Hititler dönemine ait çeşitli heykel, kabartma, mühür ve silahlar müzede sergilenmektedir. Ayrıca Roma ve Bizans dönemlerine ait mozaikler, tunçtan yapılmış zırhlar, cam eşyalar, eski Roma para birimleri ve antik çağa ait çeşitli mutfak malzemeleri gibi diğer birçok eser de müzede bulunmaktadır.
Müzede sergilenen diğer bir önemli eser grubu, Asur, Mısır, Grek ve Pers uygarlıklarına ait eserlerdir. Buralardan gelen eserler arasında MÖ 330 yılında Büyük İskender tarafından ele geçirilmiş olan İskenderiye Kitaplığı’ndan kurtarılmış olan gravür taşları, Mısır sarkofağı, Bohça Süsü gibi nadir eserler bulunmaktadır.
Müzede sergilenen eserler arasında Hitit dönemine ait bronzdan yapılmış Aslan heykelinin yanı sıra Roma imparatorları döneminden kalma heykeller de bulunmaktadır. Sergilenen eserlerin arasında zengin bir Urartu koleksiyonu da bulunmaktadır. Bu koleksiyon arasında tunçtan yapılmış eşyalar, Urartu krallarına ait çeşitli arkeolojik buluntular ve MÖ 8. yüzyıla tarihlenen Urartu Kaya Mezarlarından kurtarılmış olan eserler yer almaktadır.
Müzede sergilenen eserler arasında birçok MÖ ve MS dönemlerine ait Roma heykeli ve eski Hellas dönemine ait mücevher yapım malzemeleri de bulunmaktadır. Eşsiz bir antik çağ koleksiyonu olan müze, zengin tarihi geçmişi ile Adana gezisi sırasında ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir.